İLK YARI DEĞERLENDİRMESİ 

Ligin ikinci devresinin ilk maçını geride bıraktık. Anadolu Efes maçı öncesinde takımımızın genel durumu ile ilgili bir değerlendirme yapalım.

Lig öncesi yapılan yabancı transferleri ile Eurochallange’da Final 4, ligde ise playoff hedefiyle yola çıkılmıştı. Sezonun ilk hayal kırıklığı ise kupa maçlarında yaşandı. Ancak gruptaki rakiplerden birisinin geçen yılın şampiyonu, diğerinin ise geçen yılın normal sezon lideri olduğu göz önüne alınınca, bu durumu anlayışla karşılamak da mümkün.

Ancak beklenmedik durum ligin başlamasıyla üst üste alınan mağlubiyetlerle oluştu ve kötü gidişe bir türlü son verilemeyince coach Hakan Demir ile yollar ayrıldı. Bu noktadan sonra sancılı bir süreç olarak devam eden coach arayışları Nenad Markoviç ile son buldu. Bu noktada, Markoviç CV’sinin son yılları dolayısıyla oluşan çekinceleri, takıma gelir gelmez dağıtmayı başardı.

Koç değişikliği sonrası ise takım klasik reaksiyonu gösterdi. Burada farklı olan nokta, form yükselişinin kalıcı olmasıydı. Bu sebeple Markoviç için adeta sihirli değneğiyle dokundu yorumları yapılabilir.

Tabi bu noktada top yönetimi konusunda büyük problemler yaşayan takıma, ki hala tamamen aşılmış değil, Can Altıntığ’ın katılmış olmasının da etkisini göz ardı edemeyiz. Bu noktada birkaç küçük hamlenin çok büyük şeyler katabileceğini de belirtmek gerekli ancak bu yaz

Kulübümüzün bu hamleler sonrasında ligde oynadığı 9 maçta 7 galibiyet almayı başarırken, kaybettiği iki maçta ise son dakikada kazanma şansına sahip olmuştu.

Bu performansı sayesinde Anadolu Efes maçı öncesinde ligde playoffun son sırasında bulunan Trabzonspor Medical Park, an itibariyle hedeflediği noktada olsa da ikinci yarı çok şeylere gebe olacak gibi gözüküyor.

Bir yandan alttan transfer hamleleriyle gelen takımlarla playoffun son sırası için yarışa devam ederken, öte yandan üst sıraları da zorlama şansımız var. Bu anlamda üst seviye rakiplerle oynanacak önümüzdeki 3 maçtan mümkün olduğu kadar galibiyet çıkarmayı başarmalıyız.

Öte yandan hem basketbola hem Trabzonspor’a gönül vermiş bizlerin, hayallerini gerçekleştirdiğimiz Eurochallenge’da ise doludizgin gidiyoruz.

Son 16 gruplarına gelinmişken mağlubiyet almamış tek takım olan ekibimiz için son 8’e kalmak içten bile değil. Hakan Demir döneminde ligdeki bunalıma karşı sığınılan Avrupa’daki form durumu, Markoviç döneminde de başarıyla devam edince ortaya çok güzel bir tablo çıktı.

Gelinen bu noktada ilk devre itibariyle lig ve Eurochallenge’da hedeflerimizle paralel noktadayız. Umarım sezon sonunda da en azından aynı hedeflerimize ulaşırız. Özellikle coach değişimi sonrasındaki performansı devam ettirebilirsek daha büyük hedeflere koşma şansımız da var.

Son sözü de yönetimden bir rica ile bitireyim: Yönetimlerin işi şehir ile taraftar arasındaki “engel”leri kaldırmak olmalı, yeni “engel”ler koymak değil.