• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/TrabzonBasket
  • https://www.twitter.com/TrabzonBasket
  
Üyelik Girişi
Bölümler

Kirk Samuel Penney Röportajı




Kirk Samuel Penney… Rugbyci olmak istedi, mimarlık okudu, voleybol oynadı, basketbolcu oldu… 

3 dünya kupasında forma giydi. Kariyeri başarılarla dolu… Eşi de voleybolcu ve Trabzon İdmanocağı’nda forma giyiyor. Kirk, voleybolu çok seviyor, çünkü voleybol sayesinde eşiyle tanıştığını söylüyor… Mimar olan Kirk, basketbolcudan çok, iyi bir rugbyci olmak istediğini söylüyor…

TS Basket'in başarılı oyuncusu Kirk Samuel Penney ile yapılan keyifli bir röportaj...
Sizi, oyuncumuz Kirk Penney ile baş başa bırakıyoruz…
-Basketbola başlayış hikayeni dinlemek istiyoruz. Nasıl başladın? “Mutlaka basketçi olacağım” mı dedin yoksa aklında başka bir meslek var mıydı? 
4 yaşımda basketbol topunu elime aldım. Hatırlamıyorum ama bana öyle söylüyorlar. Benden büyük abimle ve arkadaşlarıyla oynamayı çok seviyordum. Okula başladığım an da rekabetçi bir ortamda basketbol oynamaya başladım. Lisede voleybol oynadım. Aynı zamanda plaj voleybolu oynamayı da çok seviyorum ama küçükken profesyonel bir rugby oyuncusu olmayı çok istiyordum. Bu hayalimi ise ağabeyim gerçekleştirdi. 10 sene profesyonel olarak rugby oynadığı gibi İngiltere milli takımında da forma giydi. 
-Trabzonspor Medical Park’a transferin nasıl gelişti? Buraya gelme noktasında seni en çok ne etkiledi?
Sezon sonunda bütün alternatif ve fırsatlara baktım. Her zaman için de bir takımın hepsinden daha iyi bir teklifle geleceğini beklersin. Ben de bekledim. Bizim için o an en doğru karar, Trabzonspor Medical Park’a imza atmaktı. Kararımdan dolayı da çok mutluyum.
-Trabzon şehrini nasıl buldun?
Oynadığım diğer Avrupa şehirleriyle kıyaslarsak daha az sosyal bir kent olduğu gerçek fakat ihtiyaç duyduğum her şeyi burada temin edebiliyorum. Yeşil ve deniz, tek kelimeyle mükemmel. Trabzon’un her yerinde fotoğraf çekilmek istiyorum diyebilirim. Tek kelimeyle doğa harikası. Burada sakin bir yaşam tarzı var. Büyükşehirlerdeki yoğunluktan bunalanlar burada yaşamayı tercih edebilir. Beni en çok şaşırtan, taraftarların bize gösterdiği ilgi ve destek. Onlar her yerdeler. Arkasında bu kadar destek olan bir kulüpte mücadele etmek bizim için onur verici. 
 -Trabzon’da en sevdiğin şey ne?
Yeni Zelandalı olduğum için her gün denizi görmek… Burayı görmeyi ve burada gezmeyi çok sevdim. 
-Lige dönersek… Bu yıl sakatlıklardan çok çektik… Buna yorumun ne olur?
Sakatlıklar olmasaydı çok daha farklı bir konumda olurduk. Sakatlıklar bizi mental olarak da fiziksel olarak da engelledi. Ancak hala işleri iyiye sokacak zamana ve güce sahibiz.
-Sence ligde daha iyiyi başaramamamızın nedeni ne? 
Yeni bir takımız. Hem ligde hem de takım olarak yeniyiz. Şu anki oyuncu kadromuz, birlikte oynamış oyunculardan kurulu kadro değil. Antrenör değişimi ve aynı zamanda rotasyonel değişimler oldu ve böyle durumlarda da istikrarı yakalayamamak çok da doğal. Ama biz oyuncular olarak inanıyoruz ki, bu istikrarı yakaladığımız ve daha fazla birlikte oynadığımız zaman çok güçlü bir takım olacağız. 
-Yeni Zelanda ile Dünya Kupası’nda mücadele etmeye hazırlanıyorsun. Şampiyonada bireysel olarak neyi hedefliyorsun?
Son 3 dünya kupasında oynadım. Her zaman gruptan çıktık. Temel hedefimiz gruptan çıkmak. Eğer, 2002 yılındaki gibi yarı finallere çıkmayı yeniden başarabilirsek, bu bizim için çok sihirli olur. Bunun için biraz şans olmalı ve çok da iyi çalışmak zorundayız. Veya çok iyi çalışıp çok fazla şansa ihtiyacımız olabilir. Kişisel olarak ise hiçbir hedefim yok. Sadece en iyi şekilde takımımı temsil etmek ve mücadele etmek diyebilirim… Ben takımın yaşça ileri olan oyuncularındanım. Belki de genç oyuncuların faydalı olup bir şeyler başarabilmesine katkı sağlayacağım. 
-Eşin Audra ile nasıl tanıştınız?
Aynı üniversitedeydik. Wisconsin Üniversite’nde. O, üniversitenin voleybol takımında, ben de basketbol takımındaydım. O benden daha küçük. Ben profesyonel basketbol oynayıp aynı zamanda üniversite eğitimimi devam ettiriyordum. Okula bazı dersleri tamamlamak için döndüğümde kumsalda voleybol oynarken tanıştık. Voleybol oynamam benim için çok büyük bir şanstı. 
-Audra Penney de bir voleybolcu. İdmanocağı’nda forma giyiyor. Kimi zaman o deplasmanda kimi zaman sen… Kimi zamansa ikiniz de deplasmanda. Antrenmanlar da var tabi. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
İkimizin de sevdiği işi yapmamız bizim için büyük bir şans. Bu zaman içerisinde de birbirimize vermemiz gereken desteği vermeye çalışıyoruz. 
-Audra bu konuda ne düşünüyor?
Sadece bizim maçlarımızı daha fazla izlemek istiyor. 
-Birbirinizin maçlarınızı yorumluyor musunuz?
Tabii ki. Audra, şu anda başka bir yabancı oyuncunun alternatifi olduğu için fazla forma şansı bulamıyor ama ben onun her zaman daha fazla forma şansı bulmasını diliyorum. Çünkü o, benim için burada. Yani benim yüzümden forma giyemiyor. Belki başka bir yere gitse, daha fazla forma şansı bulabilecek. Audra, benim maçım hakkında konuşmaya bayılıyor. Basketbolu çok iyi biliyor ve oyun hakkında bana her şeyi söylüyor. Çok küçük yaşından beri babasıyla birlikte iyi bir basketbol seyircisi. Bazen yaptığı analizler beni gerçekten çok şaşırtıyor. 
-Sağlıklı beslenmeye oldukça dikkat ediyorsun… Trabzon’da en çok hangi yemeği tercih ediyorsun?
Sağlıklı beslenmeyi zaman içerisinde geliştirdim. Yaş ilerledikçe basketbolun sadece saha içinde değil, aynı zamanda saha dışında yaptıklarınla da direkt alakalı olduğunu anlıyorsun. Uyku, dinlenme ve beslenmenin performansımıza direkt etki ettiğini yaş ilerledikçe anladım. Bunlar gençken hiç umurumda değildi. Ama şimdi, her şeye dikkat ediyorum. Buradaki yemekler… Taze balığa bayılıyoruz ve bu bizim için mükemmel bir sürpriz oldu.
-Seni en çok ne güldürür ve ne kızdırır? Takımın en neşeli ismi kim?
Hazırcevap insanlar beni çok güldürür. Komedi filmlerine de bayılırım. Eşim her zaman beni romantik komedi filmleri izlemeye zorlar. Artık ben de onları sevmeye başladım. Kızdığıma gelirsek… Kaybetmeyi sevmem, özellikle de ukala insanlara kaybetmeyi hiç sevmem. Takımda beni en çok Önder Külçebaş güldürüyor. Bence Önder, takımda atmosferin pozitif olmasına büyük katkı sağlıyor. Neşe kaynağımız o. Zaten genel olarak da iyi bir ekibe sahibiz. İşin özünde, herkes birbirine sahip çıkıyor. 
-Son olarak Trabzonspor Medical Park taraftarına mesajın nedir?
Çok iyi çalışıyoruz ve dev bir takım olduğumuzu göstereceğiz. Taraftarımız bize destek olmayı sürdürsün. Özellikle Trabzon’da oynayacağımız müsabakalarda, bu destek bizi çok daha farklı noktalara taşıyacaktır. 

Röportaj; Sertaç Hellaç



Yorumlar - Yorum Yaz