• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/TrabzonBasket
  • https://www.twitter.com/TrabzonBasket
  
Üyelik Girişi
Bölümler

Yusuf Erboy Röportajı

YUSUF ERBOY RÖPORTAJI 26.11.2014

 Yusuf Erboy: "Sponsor İçinde Olmalı"

Trabzonspor Medical Park zor günlerden geçiyor bir kez daha. Ligdeki durum, koç değişikliği, yanlış transferler, bekleneni veremeyenler vs. derken parkede zorlu günler bizi bekliyor. Diğer taraftan ise yönetimsel ve profesyonel kadroyla ilgili tartışmalar da devam ediyor. İşte tam da bugünlerde, bize bizi anlatacak 3. bir göze ihtiyaç duyduk ve basketbolumuzu konuşmak üzere yazarımız Emre Ergenç, TBF Ligler Geliştirme Eski Koordinatörü Yusuf Erboy ile İstanbul’da bir sohbet gerçekleştirdi.

Yusuf Erboy kimdir?

Basketbola Eczacıbaşı’nda başlayan Erboy, ardından Galatasaray, Nasaş, Ülker, Kombassan Konya takımlarında oynadı ve oyunculuk kariyeri boyunca 5 şampiyonluk, 1 cumhurbaşkanlığı kupası ve 1 başbakanlık kupası kazandı. 150 kez A milli takım forması giyen Erboy, aktif basketbol hayatını tamamladıktan sonra basketbol camiasına basketbol federasyonunda görev alarak dönüş yaptı. 2012  yılına kadar 7 sene TBF’de çalıştı. Bu sürenin son 4 yılın da, ligin pazarlanması, takımların pazarlanması, takımlara pazarlama tekniklerinin öğretilmesi, takım ve saha standartlarının geliştirilmesi gibi önemli konuları kapsayan Ligler Geliştirme Koordinatörü olarak çalıştı.

Yusuf Erboy’la neden konuşma ihtiyacı hissettik?

Basketbolun içinden gelen, kariyerinde önemli başarıları olan bir oyuncu olmasının yanı sıra, TBF’deki görevi itibariyle basketbol kulüplerinin hepsiyle yakın çalışmış, kulüplere pazarlama ve bütçelerinin arttırılması konusunda destek vermiş, yok olup giden kulüplere ve kulüplerdeki yönetimsel sorunlara bizzat yaşayarak şahitlik etmiş bir isim olması bizim açımızdan yeterli sebepler. Kurumsallaşmanın, profesyonellerin, borçların, transfer yasaklarının bu kadar tartışıldığı bir ortamda kendisine hem basketboldaki yapısal sorunları, hem de Trabzonspor MP ile ilgili gözlemlerini sorduk. Keyifle okumanız dileğiyle.

Trabzonbasket: Yusuf Bey, çok taze bir konuyla başlayalım. GS’da yaşanan maddi kriz sonrası Furkan Aldemir’in gidişi, çok tartışma yarattı. Bir tarafta oyuncuların maaşlarının ödenmemesi, diğer tarafta oyuncunun ayrılma kararının etik olarak sorgulanması ve menajerinin payı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yusuf Erboy: Geçen sene GS erkek takımı ligde final oynamış, eurolig’de son 8’e kalmış; kadın takımı 3 kupa kazanmış ki biri çok değerli eurolig kupası, kısacası son derece başarılı bitirilmiş bir sezonun ardından hem erkeklerde hem kadınlarda takımlar geç kuruldu, küçülme dendi, bütçeler oluşturulamadı. Halen daha Liv Hospital ile sponsorluk anlaşması imzalanmadı diye biliyorum ben, sponsorluk bedelinde anlaşamadıklarını duyuyoruz. Futboldaki kötü yönetimin yansımaları da basketbolu etkiledi. Geçen hafta Kerem ve Ender’in “haberleri olmadıklarını iddaa ettikleri” bir icra süreciyle patlak veren kriz Furkan Aldemir’in de süreci işletip serbest kalmasıyla zirve yaptı. Oyuncuların 5 aydır maaş alamadıklarını duyduk ancak bugün kulüp açıklama yapmış, 2 ay geriden geldiklerine dair. Tabi yeni başkan, yeni yönetim kucaklarında buldular bu sorunu. Jawai’nin ödeme alamadığı halde Arroyo’nun aldığını duyması ikili arasında tartışmaya bile sebep oldu. Açıkçası maaş konusunda rekor bizdedir herhalde, biz Nasaş’ta (sonradan Ülker olan takım) 18 ay 1 kuruş almadan oynadık. Furkan biraz bencilce davrandı bu konuda. Üstelik yanlış bir dönemde yanlış bir takıma gitti. GS ligde ve EL’de iyi gidiyorken, planlar buna göre yapılmışken, sıfır çeken bir NBA takımına gitmesi hatadır. Tabi işin arkasında menajerini görüyoruz. Açıklamaları o yapıyor. Bu olay sadece GS’a değil, ülke basketboluna da darbedir. EL oynayan takımın ilk 5 oynayan oyuncusunu alıp NBA’e götürüyorsunuz. Etik bulmuyorum.

Trabzonbasket: Türkiye’de basketbolun pazarının büyütülmesi, kulüplerin –özellikle Anadolu’daki kulüplerin- bütçelerinin arttırılması, daha iyi pazarlama ve sponsor bulma olanaklarına kavuşması çok önemli. Geçmişte bu yüzden kapanan onlarca kulübü bir tarafa koyarsak, GS’ın bugünkü durumu da ortada. Trabzonspor, Medical Park ile 2 yıldır iyi bir işbirliği yapıyor ve iyi bütçelerle takımlar kuruyor. Ancak takımın durumu ortada. Trabzon kamuouyunda da hep konuşulan Medical Park ben çekiliyorum derse bu kulübün kapanabileceği. Bu korkuda haklılık payı var mı?

Yusuf Erboy: Tüm dünyada spor olayında en önemli nokta sponsordur. Sponsor iki sebepten bu işe girer. Ya desteklediği sporu yada kulübü çok seviyordur, içinden gelmiştir; yada tamamen reklam amaçlı sponsor olmaktadır. Ancak her sponsor adının da başarıyla anılmasını ister. Bizim TBF’de çalıştığımız dönemde biz takımlara reklam alabilmeleri için yol gösterirdik, dikkate alır almaz kendi tercihleridir. İsim sponsorluğu veya ana sponsorluklar dışında, kulübün gider kalemleri için sponsorlukları dağıtabilirsiniz. Ulaşım sponsoru, konaklama sponsoru, forma sponsoru gibi gider kalemlerini farklı firmalarla da paylaşabilirsiniz, bunları yapan kulüpler de var. Torku Konya, Torku sponsorluğundan önce 15-20 Konyalı işadamının birlikte katkı yapmalarıyla bir takım oluşturuyordu. Olin Edirne mesela. Olin yerel bir firma olmasına rağmen Türkiye’de duyuldu. Olin’in sahibi Edip Bey, bana bir katkısı olmuyor benden alıyor, demişti bir konuşmamızda ama buna katılmak mümkün değil. Senede minimum 7-8 canlı yayın, sürekli ulusal basında adınızın Olin Edirne olarak geçmesi bunlar çok önemli reklamlar. Bunu faydaya dönüştürmek artık şirketinizin kendi pazarlama gücüne kalıyor. Trabzonspor’un da sponsoru olmadığı dönemlerde ne zorluklar çektiğini biliyoruz. Sponsorlar, özellikle amatör sporlarda çok önemli. Bu açıdan Trabzonspor’un şuan Medical Park ile işbirliği muhteşem bir şans. Çok büyük değil belki ama büyük diyebileceğimiz bir sponsorluk bu. TBF, İddaa ve diğer sponsorluk gelirlerini de düşündüğümüz de ciddi bir takım bütçesi çıkıyor ortaya. Bu bütçe, ligde 4-8 arası sıralamaya oynayacak bir bütçedir. Trabzon’un bütçesi Beşiktaş İF, Pınar Karşıyaka, Royal Halı Antep, Uşak Sportif, Tofaş, Torku Konya, Eskişehir, Ted Ankara gibi takımlardan yüksektir. İlk 6-7 içindedir denebilir. Böyle bir sponsorluğun korunması gerekir. Bu da başarıyla olur ancak. Takımlar yenilmeyecek diye birşey yok. 6-7 yıllık bir mazi, bir basketbol kulübü için çok kısa bir süredir. Hele hele bu kadar yönetici, koç, oyuncu değiştiren bir organizasyonda başarı hemen gelmez. Şuan muazzam bir sponsorluğa sahip ama verilenin karşılığı alınmamış gibi duruyor. Sponsor üzülüyor tabi, ama burada kendilerinin de hatası var. Hareket tarzı ve kontrol mekanizmasında yanlışları var. Takım yönetiminin yanlışları var mı, ligdeki puan durumu söylüyor zaten.

Diğer taraftan Trabzonspor’un geçmiş borçlarını da ödemesi gerekir. Avrupa kupası oynuyorsunuz, bunun önünüze geleceğini bilmeniz gerekir. FIBA ve TBF’nin getirdiği yasakları bugün kaldırırsınız, ama başka davalardan tekrar yasak gelir. Okuyoruz 10 oyuncu tek bir avukata yetki vermişler, davalar var. Bunlar dert açacaktır. Playoff’a girdiğinizi ve transfere ihtiyacınız olduğunu düşünün, ama yasak var. Borçları yapılandırmak ve davalardan kurtulmak önemli. Kurallar değişiyor, artık daha dikkatli olmak gerekiyor.

Trabzonbasket: Tam bu noktada kurumsallaşma konusuna geçelim. TS MP, bir genel menajere teslim etti takımı. Onun kurduğu sistemin 2 sezondur getirdiği bir başarısızlık var. Üstüne de bir çok etik dışı işlerle ilgili iddaalar var. Gazetelere kadar yansıdı konu. Kulüp bir basın açıklaması ile iddaalar için hayal mahsulü dedi. Aynı oyuncu menajerleriyle alışverişler dikkat çekiyor. Genel menajerin ekibinden bir kişinin görevine son verildi ki kendisi hem oyuncu menajerliği yapıyor, hem de kulüpte maaşlı personel olarak çalışıyordu. Kısacası kurumsallaşma adına yapılan hamleler, düzgün gitmiyor. Burada kontrol mekanizması sizce ne şekilde kurulmalı, yönetim kurulu ve profesyoneller arasındaki ilişki nasıl olmalı?

Yusuf Erboy: TS MP’daki yapılanma temelde doğru. Bir başkan, yönetim kurulu ve altta bir takım için çok büyük şans olan kalabalık bir profesyonel kadro var. Parası olmayan takımlarda bu ekipler 1-2 kişiden oluşur yada bazı işler gönüllü olarak yapılır. O yüzden büyük bir şans. Bu ekibin çalışma düzeni için dedikodulara göre benim yorum yapmam doğru olmaz. Birebir içinde olmak gerekir. Ancak şunu söyleyebilirim, takımın yapısı doğru kurulmuş ama denetleme sistemi yanlış. Yönetim kurulu, denetleme kurulu yada sponsorun bizzati bir denetleme mekanizması olur. Ülker, basketbol kulübünü kapatıp FB, GS ve BJK’ye ayrı ayrı sponsor olduğunda her kulübe üçer kişi atadı ve kulübe aktarılan paranın denetlemesini yaptılar. Şuanda da FB Ülker takımında sponsorun organizasyonda ciddi bi yeri var. Bu noktada sponsorun hatası yada acemiliği diyebileceğimiz bir nokta var.

Trabzonbasket: Araya gireyim. TS’da sponsor ve başkan, yönetimi birlikte belirlediler. Sponsor, bu denetleme görevini tamamen yönetim kuruluna vermiş gözüküyor. Başkan’da katıldığı bir programda, “bizden habersiz hiçbir iş yapılmıyor bu kulüpte” dedi. Ancak yapılan bazı yanlış işler, sahipsiz ortada duruyor. Örneğin, Trabzonspor’a gelmeden önceki son 7-8 sezonunda ortalama 15-20 arası maçı sakatlık sebebiyle kaçıran Tutku’ya 2 yıllık ciddi kontratlar verilmesi, Kaya Peker konusunda fesih bedelinin yatırılmayıp mahkemelik olunması. Yönetim kurulu, bu noktalarda yeterli denetleme yapmamış gibi duruyor. Bu konuda ne söylersiniz?

Yusuf Erboy: Bundan 20 yıl önce de istatistik tutuluyordu ancak bilgilere ulaşmak zordu. Şimdi internete girdiğinizde her tür bilgiye kolayca eriştiğimiz bir dönemdeyiz. Tutku, Ülker altyapımızda oynadı, karakterini ve basketbolunu çok beğendiğim sevdiğim bir oyuncu. Ancak basketbol özelinde yaşadığı sakatlıklar ve şanssızlıklar var. Artık yaşı da 34 oldu. Bir oyuncu alırken geçmiş 3-4 senesine bakar, tüm istatistiklerini incelersiniz. Kaç maç oynadığı ve diğer istatistikleri önünüze koyduğunuzda, bu hangi oyuncu olursa olsun ben 2 senelik anlaşma yapmam. Ve anlaşmanın içeriğine sakatlıklar durumunda maddi düzenlemeler eklerim. Bunlar Tutku özelinde var mı yok mu bilmiyorum. Sonuçta ceza şartnamesi vardır. Düzensizlik, başarısızlık, performans düşüklüğüyle birlikte sakatlığın da bir müeyidesi olmalıdır. Tutku’nun yanlış ameliyat olduğu ve sezonu kapattığı söyleniyor. Yani 30 maç ligde, 10 maç da avrupada olsa, 40 maç, geçen sezon 15 maç kaçırdı, yani bu seneyle birlikte 55 maç kaçıracak bir oyuncunun kontrantında durmak yanlıştır. Dediğim gibi burda konu Tutku değil, herhangi bir sakat oyuncu, Türk yada yabancı bir oyuncu farketmez. Burda özel şartların koyulmuş olması ve devreye girmesi gerekirdi, bunun detayını o kontratı yapanlar bilir. Bu konuda ciddi bir hata yapıldığını düşünüyorum. Ve neden hala o kontrattan çıkılmadığını da anlamış değilim.

Kaya konusu daha farklı. Kaya ile birebir de konuştum. Kaya, “beni istemediklerini söylediler, ancak hiçbir işlem yapmadılar, fesih için yatırmaları gereken parayı da yatırmadılar, ne de aradılar, nasıl böyle birşeyi atladılar ben de anlamadım bu işi” dedi. Yani Kaya oynamasa da, hukuken 2014-2015 sezonuna ait tam ücretini alacak durumda. Kaya’nın ücreti 400bin dolar ise, buna basit bir hata denemez. Genel menajer, yardımcısı, idari menajer, şube direktörünün göründüğü bir yapıda bunun atlanması çok büyük bir hata.

Sporda kontrat yönetimi özel bir konudur, yönetim bunu bilmek zorunda değil belki ama kontrol mekanizmasını kurmak ve yapmak yönetimin en büyük hakkı ve görevidir. Örneğin bir dükkanın var ve bir tezgahtarın, kasiyerin var, akşam patron Z raporu alır, kontrol mekanizmasıdır. Diyelimki yönetim profesyonellerin yaptığı sözleşmeleri kontrol edecek yeterli bilgi donanıma sahip değil, Trabzon’da da Türkiye’nin her yerinde de spor hukununu bilen özel avukatlar vardır, destek alırsınız gösterirsiniz. Yani oyuncuyla ilgili herşeyi profesyonele bırakıp, gelip en son imzayı atmak da yönetim eksiğidir. Bana göre doğrusu, genel menajerin koçla birlikte kararlaştırıp istediği oyuncuyu yönetime bildirmesi ve oyuncu&menajer ile görüşmeyi-parasal konuları yönetime yada yönetimin de olduğu bir kurula vermesidir.

Türkiye’de bu işler çok suistimal edildi, dejenere edildi. O yüzden çok hassas olmak lazım. Bana göre bir takımın oyuncularının %70-80 oranında bir menajerlik şirketinden alınması çok büyük yanlıştır. Antrenörün, 5-6 oyuncun aynı menajerlik şirketinden olursa, bu risklidir, takım elinizden gider farkına varamazsınız. Çünkü bir süre sonra menajerler yönetmeye başlıyor takımı. Bu Avrupa’da da böyle. Bunlar tecrübeyle söylenen sözlerdir. Yarın bu dedikodular sponsorun canını sıkabilir, bu ortamda kalmak istemeyebilir. O yüzden böyle kıymetli sponsorları bulmuş kulüplerin, bu bütçeleri daha idareli kullanması, kontrol mekanizmaları kurması önemlidir.

Sponsorların, sporla birlikte başarabileceklerinin sınırı yok. Bakın bugün Beko, yaklaşık 7-8 sene önce Türkiye basketbol ligine yaptığı sponsorluk yatırımını geçen sezon bitirdi. Bunu geçen sezon oynanmayan final maçına bağlayanlar var ama bence olay o değil, 2015 haziranda sponsorluğu bitiyordu zaten, bir sene erken çıktı sponsorluktan. Ama Alman ligi, Rus ligi, Avrupa ve Dünya şampiyonalarına sponsorluklar derken, en son Barcelona’ya sponsor oldular. Çünkü artık ürün sattıkları ülkeler itibariyle bu sponsorluklar daha mantıklı hale geldi ve sponsorluktaki vizyonlarını çok yukarı taşıdılar.

Bu açıdan Medical Park için sağlık turizmi bir hedef ve bu sponsorluk onlara çok iyi katkılar sağlayabilir. Bugün Avrupa’nın hatta Dünyanın birçok ülkesinden diş, göz, saç, estetik yada daha ciddi rahatsızlıklarla ilgili insanlar Türkiye’ye geliyor, turlar düzenleniyor. İtalya’da, Fransa’da, Yunanistan’da birçok küçük şehir basketbol sayesinde adını dünyaya duyurdu. Trabzonspor’un futboldaki durumu da buna benzer. Basketbolda da bu adımı atabilir. Ancak sponsorsuz bu noktalara gelmek çok zor. Sponsor da takım da bu işten çok karlı çıkabilir.

Bakın Türkiye’de Efes, Ülker, Banvit gibi yıllardır bu işin içindeki camiaları bir kenara koyarsak, son dönemin en ciddi 2 sponsorluğu Darüşşafaka Doğuş ve Trabzonspor Medical Park’tır. Peki bu bahsedilen sorunlar neden Darüşşafaka Doğuş’da ortaya çıkmıyor? Kurdukları organizasyon yapısı, tesisler, basketbol okulları, altyapı, A takım... Paraysa para, iki kulüpte de sponsor ve para var. Ancak kurulan sistem farklı. Sponsor mutlaka işin içinde olmalı. Bir takımı ayakta tutan iki şey, sponsor ve taraftarıdır.

Trabzonbasket: O zaman taraftar konusuna gelelim. Trabzonspor MP’ın gerek hocası, gerek profesyonelleri, gerekse de oyuncuları şehirle temas etmekten kaçınıyor. Bir türlü büyütülemeyen bir kemik seyirci kitlesi var. Bu konudaki çalışmalar da yok denecek kadar az. Bu konuya genel bir bakış açısı getirir misiniz?

Yusuf Erboy: TS MP’da daha çok takımla ilgilenilmiş ve işin taraftar boyutuna yeterince eğilinmemiş olduğunu maçlardan da görüyoruz. Biz All-Star organizasyonunu Trabzon’da yaptığımız sene, salonun tamamını dolduramadık. Basketbola ilginin kısıtlı olduğu bir şehirde, sponsorda işin içine girerek sosyal sorumluluk projeleri, taraftar günleri, farklı spor dallarındaki gençlerin de basketbol maçlarına getirilmesi, üniversite lise ortaokul ziyaretleri yapılabilir. Bazı antremanları taraftarlara açmak gerekir. Bakın sistem farklı olsa da örnek alınacak NBA takımlarının iletişim faaliyetleri var. Futbolda Trabzonspor bir süre kötü gitti, antrenör değişikliğiyle alınan GS galibiyeti sonrası taraftarlar takımı alanda karşılayıp sevinç gösterileri yaptılar. Müthiş bir potansiyel var Trabzon’da ve bunu kullanamamak ciddi bir eksikliktir. Onların gelmesini beklemek bence yanlış. Afiş asmakla, sosyal medya hesaplarıyla bu iş bitmiyor. Orda da acemilik var. Sosyal medya hesaplarınız da doğru kullanılmıyor bence. Ben hayatımda bu kadar doğum günü kutlaması paylaşan bir takım görmedim. Taraftara bu şekilde ulaşamazsınız. Bilinçli taraftar kazandırmak da bu işin bir parçasıdır.

Trabzonbasket: Trabzonspor MP’ın koç transferi konusunda bir yorumunuz var mı?

Yusuf Erboy: 1.lig takımını 2.lig seviyesi bir koça teslim etmezdim ben. Ya 1.sınıf bir yabancı yada yerli bir koç ile çalışırdım. Geçen sene çalıştırdığı takım Yunan liginde 14.sırada. Galibiyet malubiyet sayıları ortada. Hakan Demir 5’de 1 ile ayrıldı. Şuan 7’de 1. Ve Trabzon hedef maçlar da oynadı bunların içinde. Konya, Beşiktaş, Antep, Daçka (Daçka’da yeni çıktı lige, onu da saymak lazım), bunlara karşı aldığın her mağlubiyet 2 yenilgi olarak düşünülmeli. Yani Trabzonspor’un durumu göründüğünden de kötü. Bu takımı Pashutin gibi bir koça teslim etmek çok doğru bir iş olurdu. Ancak ordaki Milli takım bahanesine ben inanmadım. Milli takım dediğin yazın faal olan bir yapı. Takımın durumu, oyuncuların yapısı, transfer yasakları vs. sebeplere bakmıştır Pashutin ve kendi liginde EL seviyesindeki takımı tercih etmiştir. Trabzonspor üst düzey yabancı koç olarak Tanjevic (milli takım için değil ama kulüp takımı için iyi bir koç olabilir düşüncesindeyim) veya Nihat İziç’i, yerli olarak Hakan Yavuz, Çetin Yılmaz gibi isimleri düşünebilirdi. Yerli bir koçla görüştüklerini ancak işin olmadığını biliyorum. Bu isimler ligi, rakipleri, hakemleri tanıyan kişiler. Yeni koçun zamana ihtiyacı olacak ama Trabzonspor’un zamanı yok, TOFAŞ maçı da kaybedilirse TS 10 maç geri gidecek. Bu yüzden Markovic’i onayladığımı söyleyemem.

Trabzonbasket: Son olarak Trabzonspor’un playoff hedefi için ne dersiniz?

Yusuf Erboy: Çok zor. Çok çok zor. Trabzonspor’un öcelikli hedefi ligde kalmaktır.

Röportaj: Emre Ergenç

 


Yorumlar - Yorum Yaz