• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/TrabzonBasket
  • https://www.twitter.com/TrabzonBasket
  
Üyelik Girişi
Bölümler

Mehmet Yiğit Alp Röportajı



MEHMET YİĞİT ALP İLE DOBRA DOBRA…
30.05.2013


Trabzonspor sevgisinin, basketbol patronu yaptığı Mehmet Yiğit Alp ile dobra dobra…

“Trabzonspor sevgimiz, bizi bilmediğimiz spor dalına itti”

“Üzüntü ve sevinci kısa sürede bir arada yaşamak çok keyifli”

“Sponsorumuz yöneticilerimiz, 2 yılda 2 milyon lira hibe ettik”

“Film yapımcılığı ile kulüp yöneticiliği aynı şey. İkisinde de ortak nokta oyuncu”

İkinci ligden, Beko 1. Basketbol Ligi’ne yükselen Trabzonspor Basketbol takımının başkanı Mehmet Yiğit Alp’le yaptığımız söyleşide, 2 yıllık serüveni enine boyuna konuşurken, üzüntü ve sevinci bir arada yaşadıkları 2 sezonu tüm detaylarıyla kaleme aldık. Alp, basketbolu bilmediklerini itiraf ederken, aslında basketbolun Trabzon halkına daha uygun bir spor olduğunu da iddialı sözlerle dile getirdi.

-Biraz kendisinizden bahseder misiniz, Mehmet Yiğit Alp nasıl birisi?

-Trabzon’da 1971 yılında doğdum. İlkokulu Ankara’da okuduktan sonra Trabzon Kanuni Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Sonra Üniversite için 1989’da çıktım, bir daha da geri dönmedim. Basketbolun içinde kendimi bulana kadar.

Yapımcıyım. Diziler çekiyorum. Türkiye’nin büyük kanallarına hemen hepsine dizi yaptım. Başta “Memur Muzaffer, Adanalı, Bahar Dalları, Yerden Yüksek, Türk Malı, Anneler ve Kızları, Karakol” olmak üzere 10 dizi yaptım. Halen FOX TV’de yayında olan Ali Ayşe’yi seviyor adlı dizi en önemlilerinden biri. Yine bu kanalda yeni bir kadın dramasına başlıyoruz. “Görüş Günü Kadınları.” Bu diziyi Adana’da çekeceğiz. Bir tane de Trabzon için hazırlıyoruz. Senaryolar çıktı. Biraz daha vizyon gerekiyor. İnşallah onu da önümüzdeki sezona yetiştireceğiz. Bu diziyi Trabzon’da çekeceğiz.

-Basketbol sevginiz nereden geliyor?

-Aslında ayrı bir basketbol sevgisi yok. Trabzonspor sevgimiz olduğu için. Bu da doğuştan geliyor herhalde. Bazıları kızıyorlar işte babamız falancı deyince. Babam Trabzonspor’un eski yöneticilerinden Turan Alp. Ama yapacak bir şey yok babamız işte… Trabzonspor’un içinde doğduk. Yani Şenol, Turgay, Necati, Serdar ağabeylerle birlikte bizim evde büyüdük. Babam o dönem yöneticiydi. Genel sekreterlik, genel kaptanlık, futbol federasyonu yönetim kurulu ve tahkim kurulu üyelikleri yaptı. Hemen her görevi yaptı. Trabzonspor için çok emek sarf etti. Keza kardeşim Yusuf Reha Alp, herhalde Trabzonspor’un tarihinde en genç yöneticisiydi. Trabzonspor’dan başka bir şey düşünemiyoruz. Şehrimizi seviyoruz. Basketbol, voleybol, hentbol hepsini seviyoruz.

-Trabzonspor basketbol takımında çektiğiniz sıkıntılar!

-Göreve geldiğimizde basketbol hem mali hem de idari olarak bitmiş durumdaydı. Bunu bir enkaz edebiyatı olarak söylemiyorum, kesinlikle. Ancak ortada hiçbir sporcusu olmayan, personeli ve neredeyse binası olmayan bir kulübe geldik. Trabzonspor’la ilişkiler çok bozulmuştu. Bunları toparlamak epey zaman aldı. Yani hem Trabzonspor’la ilişkileri düzeltmek, hem de bu sıkıntıları gidermek lazımdı. Çünkü Trabzonspor‘da futbol ile basketbol, iki ayrı dernek olmaz. Ne yazık ki biraz böyle bir ikilem olmuştu. “Yani biz ayrı bir derneğiz. Bağımsız hareket ederiz.” Görüşü hakim idi. Hayır! Biz geldiğimiz günden beri “Trabzonspor Futbol Kulübü’nün başkanı kimse, bizim de başkanımız odur.“ diyoruz. Birçok tepkiye rağmen geldiğimiz günden beri basketbolu Trabzonspor başkanı ve yönetimi destekledi. Bütçemizin neredeyse yarısını Trabzonspor karşıladı. Diğer mali sıkıntıları cebimizden karşılamak zorunda kaldık. Ne yazık ki basketbol takımımızın sponsoru yok. Yani bugüne kadar yönetici katkısı 2 milyon TL civarındadır. Hepsi de geri alınmamak üzere hibedir. Tümünün de makbuzları kesilmiş her şey bitmiştir. Ama en büyük hedefimiz, basketbol kulübünü Trabzonspor Kulübü’nün içine entegre etmektir. Dışarıda ayrı bir dernek olarak değil de ayrı bir branş olarak devam etmesi gerekiyor.

-Sadri Şener’in bir sözü vardı “Trabzonspor basketbol takımı kazanamıyorsa, kapatırım” demişti. Söyleyecek sözünüz var mı?

-Ya! Sadri Bey, bazen sözcüklere takla attırmayı seviyor. Ama o motive için yapılmış bir şeydir. Bir gün önce konuşmuştuk onunla. O biraz da kötü giden dönemde hem kenti, hem de oyuncuları motive için söylemişti. O dönemlerde Hayri Gür’de oynuyorduk. Seyirci yoktu, salon boştu. Yaptığımız operasyonla maçları 19 Mayıs’a aldık. Bu iş seyirciyle güzel, o da bunu istiyordu onun için konuştu. Maçlar dolu salonlarla güzelleşiyor. Keyifli oluyor. Yani oyuncu da seyirci de yönetici de ondan keyif alıyor.

- Önce düşen sonra birinci lige çıkan başkan olarak duygularınız!

-Geçen sezon çok üzüldük. Birinci ligden ikinci lige düşmek Trabzonsporluların yaşamadığı bir şey. Yani başarısızlıktı. O başarısızlığı hissetmek çok acıydı. Neredeyse iki ay kendimize gelemedik. Ama bir yandan da göreve geldiğimizde ortada olmayan bir kulüp vardı. Biz o kulübü yeniden hayata geçirdik. Organizasyonu kurduk. Geçen sezon düşmemek, bu sezon da çıkmak için devamlı yarışmanın içinde olduk. Hiçbir zaman yarışmanın dışında kalmadık. Geçen sezon son maçta düşmüştük, ne yazık ki. Trabzon ve spor, bu iki olgu yan yana gelince, başarısızlık üçüncü şey olarak çok şık düşmüyor. Başarılı olmak zorundayız. Bu, şehre ve taraftara borcumuz. O yüzden hedefimize ulaştık. Basketbol liginde iki Karadeniz takımının yarı final ve final oynaması muhteşem bir şey. Bu maçlarda salonlar ful dolu. İzmir ve Ankara’daki maçlara baktığınızda neredeyse salonların yarısı boş. Karadeniz’e bu heyecanı getirdiğimiz için çok mutluyuz. Gelecek sezon Karadeniz’den bir takımın ligde olması çok büyük bir keyif. Ancak Giresun’u da unutmamak lazım, başarılarından dolayı kutluyorum.

-Ağabeyiniz, babanız ve siz. Yani sporu seven bir aileden geliyorsunuz.

Basketbol ve futbolu karşılaştırdığınızda neler söyleyebilirsiniz?
-Evet. Sporu ve oyuncuyu seven bir aileyiz. Ancak şunu belirteyim ki Yusuf’u herkes yaşlı görüyor (gülüşmeler) ve ağabeyim zannediyor. Aslında o kardeşim. Benden 4 yaş küçük, herkesin onu ağabeyim bilmesi güzel bir şey.
Futbol da söyleyecek birçok şeyimiz var, ama basketbolu gerçekten henüz daha bilmiyoruz. Futbolda en azından kimi almamız, kimi satmamız lazım bunu söyleriz. Ama basketbolda bunu bilmiyoruz. Basketbol enteresan bir oyun öğrenmeye çalışıyoruz biz de. Aslında basketbola baktığınızda, Trabzon halkına daha uygun bir spor gibi geliyor bize. Adrenalin ve temponun hiç düşmediği spor dalı. Yani Trabzon ve Trabzonlu bunları yaşamayı seviyor. Hırslı mücadeleci. Maçlarda da gördünüz. Son saniyede bile ne olacağı belli olmuyor. O yüzden basketbol çok keyifli. Ama futbol bizim vazgeçilmezimiz.

-Film yapımcısı kimliğiniz var. Bu konudaki duygularınız ve yapmak

istedikleriniz? Ali Ayşe’yi seviyor çok tuttu ve sivrildi. Bu nasıl oldu?
-FOX TV gibi kadın dramasının yoğun olduğu bir kanalda, komedi işi yaparak çok büyük bir risk aldık. Ama seyirci işi sevdi. Reytinglerde ilk 5 de gidiyoruz. Bunda en büyük etken Trabzonspor renklerini dizide kullanmamız. 10 dizi yaptım. Çok zor bir iş, spordan çok farklı bir iş değil. Orada da, burada da oyuncularla uğraşıyoruz. Yani orada da, yüksek egolu ve yetenekli insanlar var burada da. Bu da çok keyifli bir iş. Aslında ekranda gördüğünüz şeyi yapıyor olmak, insanların da onu seviyor olması çok keyif veriyor.

İnsanların severek yaptığı işten para kazanması da güzel. Buradaki hedefimiz başarılı olmak. Bu iş sporla aynı. Sporda sahada başarılıysanız sonucu o anda alıyorsunuz, biz de reytingde başarılıysak sonucu ertesi sabah alıyoruz. O adrenalin, orada da hiç bitmiyor. Her sabah saat 10.00’a reytingler gelene kadar canımız çıkıyor. Emeklerimizin karşılığını almış mıyız diye? Her sene daha çok iş yapıp daha iyi reytingler almak en büyük hedefimiz.

Bu yoğun gündeminizde vakit ayırıp sorularımıza içtenlikle ve dobra dobra yanıt verdiğiniz için teşekkür ederim.

NOT: Bu söyleşiyi yaptığımızda Trabzon basketbol takımının Play-Off final maçında Mackolik.com Uşak Universitesi ile maçı henüz oynanmamıştı.

Röportaj: İpek Cansel ŞAHİN


Yorumlar - Yorum Yaz