emre.ergenc@gmail.com twitter/jarramas

---

 

Pınar Karşıyaka galibiyeti sonrası yazdığım yazıyı şöyle bitirmiştim.

“Evet bu takım, tüm defolarına rağmen tam potansiyeline henüz ulaşamadı ama gösterdi ki Markoviç, bu potansiyeli ortaya çıkarmak için şartları zorlayacak. Bu da demektir ki, kimse bize hedef maç olarak ligin alt sıralarındaki takımlarla oynayacağımız maçları gösteremez. Şimdi potansiyeli ortaya çıkarma zamanı!”

Galatasaray LH karşısında alınan galibiyet, Trabzonspor MP için sadece bir galibiyet değil, kimlik bulma savaşının da önemli bir dönüm noktası olabilir. Çünkü bu takım, potansiyelini ortaya çıkarmaya devam ettikçe, özgüveni arttıkça oynanan basketbolun seviyesi ister istemez yukarıya çıkacaktır. Bugün TS, güçlü rakibi GS karşısında iyi bir basketbol oynamadı. Ancak kazanmak için yeterli direnci ve karakteri sahaya koydu. Yaklaşık 30 dakika geride götürdüğü maçı çevirmekle kalmadı, dış şut bulamadığı bir maçta kontrolünü kaybetmeden hücum etmeye devam etti. Vasat yada kötü oynadığınız zaman bile kazanabilmek, iyi takımların özelliğidir.

Maç sonu röportaj da koç Markovic’in dediği gibi, bazen şans da gerekir. Ligde 100. Maçına çıkan TS, bugüne kadar Efes dahil 4 büyük İstanbul takımına karşı kazanamamıştı. Şanssızlıkla, haksızlıkla kaybedilen bazı maçları hatırlayın hemen. Ama bugün TS, GS’ın içinde bulunduğu şartlar ve kadro yapısına ilaveten, oyun içinde de şansın yanında olması gereken anlarda şanslıydı. Umarım şans, bundan sonra biraz da bizim yanımızda olur.

TS’a maçı getiren kuşkusuz pota altı etkinliği oldu. Koçun 31 dakikalık Stipanovic tercihi, bana göre bir kumardı ama tuttu. Young gibi atletik bir uzuna karşı Lawal’ı neredeyse hiç tercih etmedi. (Lawal süre aldığı 8 dakika boyunca tam bir profesyonel gibi işini iyi yaptı). Ancak Stipanovic, rakip pivot Young’un çaylaklığından faydalanarak pota altını çok iyi kullandı. Özellikle kısaların çembere yaptıkları penetreler sonrası uzunlara indirilen asistler çok başarılı idi. Bu konuda Hardy-Stipanovic sayıları muazzamdı. Savunmada da yapılan hatalara rağmen, rakibe pota altı üstünlüğünü vermedik. Ancak maçın son anlarında, GS serbest atışlar kullanırken dahi, kritik ribaundlar için koçun Lawal’ı oyuna almaması bana göre hataydı. Verilecek bir ribaund ile maç elimizden gidebilirdi. Şans bizden yanaydı.

4 numara’da ise maça Nusret’le başlayan TS’da ilerleyen dakikalarda Alper’in kısa bir süre 4 numara oynadığı anları saymazsak maçı Velickovic ile tamamladı. Bir tarafta beklentinin çok yüksek olduğu ve bir türlü beklentileri karşılayamayan Velickovic, diğer tarafta beklentinin sınırlı olduğu ama beklentilerin üstünde katkı veren Nusret. Açıkçası Markovic’in Velickovic’i kazanma arzusunu anlıyorum. Ben de olsam öyle yapardım. Ancak Velickovic’in bir el freni olması gerek. Elinin bu kadar soğuk olduğu bir günde, 1/8 üçlük denemesine izin verilmesi coaching hatasıdır. (çünkü şutların bazıları zorlama, bazıları erken şutlardı). Erceg’in gününde olmaması da, Velickovic’in şansıydı.

Kısalarda ise ilk cümle, en kötü 3’lük yüzdesine sahip olduğumuz maçı kazandık!!! Söyleyecek çok şey var aslında. Önce savunmadaki gayretlerinden dolayı kısaları tebrik ederim. Arroyo’yu tutmak herkes için zor, onu bir tarafa bırakırsak yayın gerisini vasatın üstünde savundu TS kısaları. Can’ın, Alper’in, Yunus’un savunma katkıları genel itibariyle olumluydu. Can ve Yunus’un hızlı potaya gitme özelliklerini, Alper’in de ceza şutlarını çok daha iyi kullandığını görürsek, bu takım gömlek değiştirir. Ben hala onlar adına umutluyum. Top paylaşımlarının artması, yarı saha asistleriyle bulunan kolay sayılar, çok güzel şeyler de gördük bugün sahada. (Ortalama 10-13 bandında gezen asist sayımız, koç

Markovic ve Can Altıntığ ile birlikte 20’ye ulaştı) Hardy, özellikle asistleri ve turnikeleri ile çok olumlu işler yaptı, uzunlarla en iyi pas trafiğine giren kısa olarak göze çarptı. Zaman zaman düşüş yaşasa da Efes maçında Hardy’de gördüğüm ışığı tekrar gördüm bugün. Keşke istikrarlı olsa. Bir de kapasite ve istikrar sorunu çektiğimiz Bost ve Marshall var tabi. Herhalde koç Markovic, De Bost’da bizim göremediğimiz birşeyler görüyor ve 30 dakika sahada tutuyor. Markovic, bu kapasitede bir oyuncuda aradığı guard özelliklerini buluyorsa bize diyecek birşey kalmıyor. Bundan sonra eleştiriler, Bost’a, hatta onu bulup getirenlere değil, koça yönelecektir. Unutmadan, Marshall sadece “gününde değildi”!!!

Sonuç olarak koç Markovic için takımı artık tanıdığını ve takıma istediklerini yaptırdığını söyleyebiliriz. Bundan sonra görece olarak daha kolay bir fikstür var TS’un önünde. Karşıyaka ve GS gibi zor maçlara olan motivasyonun devam etmesi en büyük temennimiz. Motivasyon devam ettiği müddetçe, TS rüzgarı arkasına alacaktır.