Trabzonspor MP, ligin 9.haftasında deplasmanda karşılaştığı Pınar Karşıyaka’yı müthiş zorlu bir mücadelenin ardından 87-91 mağlup etmeyi başardı ve tüm Trabzonsporlu basketbolseverlerdeki karamsarlığı bir nebze olsun dağıttı. Bu galibiyet ligde Tofaş yada Türk telekom karşısında alınan iki galibiyetle yada Eurochallenge kupasında alınan galibiyetlerle kıyaslanamaz. Takım ilk defa övgüyü hakeden bir oyun ve galibiyetle dönüyor Trabzona. Ben önce bir kaç kişiye hoşgeldin demekle başlamak istiyorum.

Önce koç Markovic’e bir hoşgeldin diyelim. TS MP’ın yeni koçu Nenad Markovic, elindeki malzemeyi tanımaya başladı. Trabzonspor kadrosunda çok iyi, iyi ve vasat oyuncular olduğunu, ancak kötü takım kimyasına rağmen potansiyelinin bu olmadığını hep söyledik ve eski koç Hakan Demir’i bu konuda eleştirdik. Elbette Hakan Demir’e Can Altıntığ verilmemişti, ancak Hasan Özmeriç’e de Paul Stoll verilmemişti. Senaryo aynı, koç değişimi ve transferler. Ancak Markovic oyunculara yeni roller ve süreler dağıtmak ve Lawal gibi bir yıldızı takımın lideri yapmak gibi akıllı hamleler yaptı. Farklı başladığı rotasyon tutmayınca, koca bir çeyrek ısrar etmedi, gerekli değişiklikleri hemen yaptı. Israr etmesi gereken oyuncular da ise ısrar etti ve bu da ona çok önemli bir galibiyet getirdi. Hoşgeldin Nenad Markovic!

Guard konusunda çok ama çok büyük beceriksizlikler yapan “profesyoneller”, bu sefer doğru bir iş yaptılar ve FB Ülker’de süre bulamayan Can Altıntığ’ı TS MP’a kazandırdılar. Bu transfere yorumum, KSK’daki Can’ı kim istemez olmuştu. Gördükki can, FB’de kenarda paslanmamış, gelir gelmez takıma inanılmaz bir katkı verdi. İçeri penetreleri, ikili oyunları, topa hakimiyeti, oyunu yönlendirmesi ve hepsinden önemlisi yüreğiyle oynayan bir oyuncu olması, TS’un Lawal ile birlikte lideri yaptı onu ilk maçtan. Hoşgeldin Can!

Bir hoşgeldin de Gani Lawal’a! Gerçekten bu maç, bana göre Lawal’ın Trabzonsporlulara “ben geldim beyler bayanlar” dediği maçtır. Hep söyledik, Lawal süpriz çikolata değil, neler yapabileceğini Euroligi bilen takip eden herkes biliyor. KSK karşısında 25 sayı 16 ribaund 3blokluk performans sadece görünen işleri. Bir de pota altını karartması, ribaund alamasa bile orayı karıştırıp diğer arkadaşlarına ribaund şansı yaratması, vurduğu smaçlarla takımı coşturması, hızlı hücumlara katkısı, takım arkadaşlarına korkusuzca turnikeye girme motivasyonu vermesi, özellikle Can ile yaptıkları ikili oyunlar... Demekki neymiş, bu kadronun saha içindeki lideri tartışmasız Gani Lawal’mış, onu gereksiz kenarda oturtmak doğru değilmiş! Hoşgeldin Lawal.

Bu hoşgeldinlerden sonra, maçla ilgili diğer notlarıma gelelim. Ben istatistiğe dayalı yorumlardan ziyade genellikle maç içinde gördüklerimi kendi penceremden paylaşmayı tercih ediyorum.

Karşıyaka maçında kötü bir 2. çeyrek sonu ve çok kötü bir 3.çeyrekten sonra takım Gani Lawal ve Can Altıntığ ikilisinin liderliğinde bir ara 16 sayıya çıkan farka rağmen müthiş bir geri dönüş yaptı. Oyunda çok kötü geri koştuğumuz ve çokça hızlı hücum sayısı yediğimiz, çok kötü dış savunma yaptığımız, inanılmaz basit hatalarla maçta kontak kapattığımız bölümler oldu. Ancak buna rağmen, Pınar Karşıyaka gibi basketbol seviyesi bizden çok yukarıda bir rakibi yenmeyi başardık. Bu çok önemli bir kırılma noktası olacak diye umuyorum takım için.

Trabzonspor’un kısa yabancı oyuncuları, maalesef savunma yapmayı sevmeyen, daha çok atmayı düşünen oyuncular. Bunu gören koç Markovic, Diebler’i savunmak için maça Alper Saruhan ile

başladı, Alper de iyi savundu Diebler’i ancak 4 dakika sonunda sayı opsiyonunu da düşünerek Marshall’ı aldı oyuna ve Diebler’in ilk üçlüğü bu hamleyle birlikte geldi. Bakın rakipten 13 tane üçlük yedik, biz ise 3 kez üçlük isabeti kaydedebildik. O zaman bu yabancı kısalar başarılı diyebilir miyiz? Marshall oyuna girer girmez skor anlamında katkı verdi, doğru ama takım savunması ciddi gedik yarattı. Marshall, Hardy, Bost gibi oyuncularla tutarak değil, ancak rakipten fazla atarak kazanabilirsiniz. (Bu oyuncuların gereksiz erken şut tercihleri de savunma zaafı yaratıyor)

Hep söylediğim gibi, bu takımın uzunlarına ben inanıyorum. Lawal, Stipanovic, Velickovic ve Nusret (Hasan’ı fazla izleme şansı bulamadım) eğer bir sakatlık yaşanmaz ise yeterli bir rotasyondur bu seneki hedefler için (ligde kalmak ve Eurochallenge kupasında gidebildiği yere kadar gitmek). 3-4 numara olarak kullanabildiğimiz bir de Alper Saruhan var. Ancak bu oyuncularda istikrar sorunu var. Örneğin Velickovic. Çok iyi bir ribaundcu. Hem üçlüğü, hem de post şutu var. Rakibe göre post-up oynamayı beceriyor. Çok yetenekli bir isim. Ancak Karşıyaka karşısında çok basit top kayıpları ve savunduğu Barış Hersek’e attırdığı bomboş üçlükler ile saç baş yoldurdu. Oyunda düşüş yaşıyor. Mental olarak toparlanması şart! Heyecanlı bir Velickovic Trabzonspor pota altı için büyük güç. Stipanovic bu maç ikinci planda kaldı ancak Lawal’ın ortaya koyduğu performansa o da şapka çıkarmıştır. Nusret yüreğiyle oynayan bir diğer oyuncu. Bazen yürek yetmiyor doğru ancak Nusret’in verimliliğini artırmak da koçun elinde. Basketbol çok dinamik bir oyun; maça göre, oyunun akışına göre değişebilir ancak özellikle ligde Lawal-Velickovic ikilisinin 25-30 dakika, Stipanovic Nusret ikilisinin 10-15 dakika arasında süreleri paylaşmasının takım için ideal olduğunu düşünüyorum. Maç trafiğine göre koç bunu ayarlayacaktır.

TBF’nin 5 yabancı serbestliğinden sonra doğru fiyatlara doğru yabancılar alan takımların yukarılara tutunabildiğini görüyoruz. Ancak özellikle kısa yabancılarının vasat olduğu bir TS’da, yerliler olmadan bu iş olmaz. Basketbol bir takım oyunu ve 1 dakika bile süre verildiğinde yerlilerin en iyisini vermesi gerekiyor. Kimse kusura bakmasın ama Marshall’ın 38 dakika süre aldığı günleri gördük. Olmaz. Alper Saruhan’ın savunmadaki direncini ceza şutlarıyla pekiştirip kesinlikle en az 10-15 dakika arası süre bulabiliyor olması lazım. Yunus’un Jaycee Caroll tarzı şut atmayı bırakıp çembere yönelmesi ve Hardy’den en az 10 dakika çalabilmesi lazım. Can Korkmaz, gerekirse özel antremanlarla üzerindeki ölü toprağını atmalı ve De Bost’u bu takımdan kesmeli. Can Altıntığ-Can Korkmaz ikilisini izlemeyi tercih ederim. (De Bost, tıpkı diğerleri gibi ekmeğini basketboldan kazanan bir oyuncu. Bazen hepimiz eleştirirken kantarın topuzunu kaçırabiliyoruz. Ancak transferinde duyduklarımız ve parkedeki oyunuyla haklı olduğumuz o kadar açıkki... Randle’ın gönderilmesi gerektiğini söylemiş ve savunan biri olarak, De Bost’un vasatlığı karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Çok yaşayın bulup getirenler!)

Trabzonspor MP, bu galibiyet ile GS Liv maç öncesi çok önemli bir şey kazandı: Özgüven ! Evet bu takım, tüm defolarına rağmen tam potansiyeline henüz ulaşamadı ama gösterdiki Markoviç, bu potansiyeli ortaya çıkarmak için şartları zorlayacak. Bu da demektir ki, kimse bize hedef maç olarak ligin alt sıralarındaki takımlarlar oynayacağımız maçları gösteremez. Şimdi potansiyeli ortaya çıkarma zamanı!