twitter/ialkan       

alkan5361@hotmail.com ( Yazarın Önceki Yazıları )

FENERBAHÇE, UŞAK SPORTİF ve TED MAÇLARI

Bir hafta içinde birbirine benzemeyen üç maç oynadık.

İlkinde en kötü günlerinden birinde yakaladığımızı sandığımız ezeli rakibimiz Fenerbahçe’ye mağlup olduk.

Aslında biz “Kötü gününde” derken, Fenerbahçe’nin bizi çokta ciddiye almadığı belli olan karşılaşmada biraz dikkatli olabilsek ezeli rakibimizi ilk kez, üstelik deplasmanda mağlup edebilirdik ama o zevki tadamadık.

Devamında ise hafta içi oynanan maçta ligin flaş takımı Muratbey Uşak Sportif’i kimsenin beklemediği şekilde rahat ve güle oynaya 30 sayı farkla mağlup ederek basketbol kamuoyunu ters köşe yapmayı başardık.

Hanemize galibiyet olarak yazmamız gereken ve takımda depreme neden olan son maçta ise Trabzonspor’u birinci lige çıkaran koçumuz Hasan Özmeriç’in takımı Rönesans TED Ankara Kolejliler’e beklenmedik şekilde mağlup olarak takımdaki operasyonun fitilini ateşledik.

Ankara Arena’da oynanan ve canlı olarak izleme fırsatı bulduğum maç aslında sezon başından beri takım içinde yaşanan sıkıntının parkeye yansıması gibiydi. Ve devamında gelen Kinsey ve Odom’un gönderilip yerlerine yeni transferler yapılması da bu sıkıntıyı teyit etmiş oldu.

Her ne olursa olsun TED maçı, hedefleri olan Trabzonspor’un hanesine galibiyet olarak yazılması gereken bir maçtı, olmadı.

KİNSEY-ODOM-MARKOVİC MEVZUSU

Geçen sezon Avrupa finali oynayıp, Avrupa’nın en iyi ligi sayılan ligimizde yarı final yapmayı başaran Trabzonspor MP, mevcut iskeletini koruyup Kinsey ve Darius Odom gibi üst düzey oyuncuları bünyesine katınca daha iyi olacak denilirken, tam tersi bir durumla takımın kimyası bozuldu.

Ne oldu da bu kadar başarılı bir sezon geçiren takım bu sıkıntıları yaşadı? Aslında bunun cevabını bulabilmek için geçtiğimiz sezonun ana iskeletine bakmak lazım.

Markovic’in takım düzeni Hardy (2), Velickovic (4) ve Stipanovic (5) üzerine kuruluydu. Ana iskeleti oluşturan ana rol pozisyonlarının yanında ise 1 ve 3 numaralar tamamlayıcı unsurlardı. Yani bir başka deyişle Hardy, Velickovic ve Spipanovic takımın hücum yükünü çekerken, 1 ve 3 pozisyonları ise bu oyuncuları besleyip takımın savunma yükünü omuzlamakla görevliydi ve bundan da çok rahatsızlık duymuyorlardı. Kısaca bu sistem tıkır tıkır işliyordu.

Ne zamanki 1 pozisyonuna Darius Odom ve 3 pozisyonuna biraz da taraftarın baskısıyla müthiş kariyerli Tarence Kinsey dahil olunca Markovic’in sistemi de bozuldu.

Basit anlatımla; geçmiş takımda 3 atıcı ve 2 tutucu varken, yeni takımda ise parkedeki 5’in tamamı atıcı pozisyonuna geçmiş oldu. İşte sıkıntı da burada başladı.

Kinsey hücumda bire bir oynamayı seven, savunmacı ve üst düzey kısa forvet, Darius Odom ise güçlü fiziği ve patlayıcı özelliği ile belki de ligimizdeki en iyi çember delici Combo Guard idi.

Bu oyuncuların ne denli kaliteli olduklarını anlayabilmek için şu anda gittikleri liglere bakmak yeterli. Artık her ikisi de EL oyuncusu!

Kağıt üzerinde bir kademe yukarı çıkan ve daha iyi olması beklenen takım, yukarıdaki nedenlerden dolayı tam tersi bir kademe aşağıya indi. Bunda elbette ki koç Markovic’in takım içerisindeki rol dağılımını yapamaması veya oyunculara istediklerini yaptıramaması gibi etkenleri sayabiliriz.

Özetle Kinsey’den savunma yapmasını isteyip hücumda rolünü kısıtlar, gözü çemberde olan Odom’dan, bir başka deyişle SG’den PG çıkarmaya çalışırsan bu kimya tutmaz.

Kısaca geçtiğimiz sezon tutan kimya bu sezon tutmadı ve değişim kaçınılmaz oldu.

Tabii ki sormak lazım; Bu takımı kim kurdu?

YENİ TRANSFERLER:

Kinsey ve Odom ikilisinin Markovic’in kafasındaki sisteme uymadığını belirttik. Şimdi yerlerine Thompson ve Kitchen alındı. Bir başka deyişle, Kinsey ve Odom gibi rol oyuncusu değil, tamamlayıcı görev adamları alındı. Kimya tutar mı tutmaz mı göreceğiz. Tutarsa ne ala, tutmazsa eğer fatrura da sanırım Markovic’e kesilir.

KİNSEY’İN PARKEYİ TERK ETMESİ:

Ankara’da oynanan TED maçının 2. periyot ortalarında koçun kenara aldığı Kinsey, parkeyi terk edip takımını yalnız bırakarak direkt soyunma odasına girdi ve bir daha da çıkmadı.

Geldiği günden beri Koç Markovic ile problem yaşadığı belli olan Kinsey’in haklı olsa bile bu hareketini tasvip etmek mümkün değil.

Karıyerli olabilirsin, davanda yüzde yüz haklı da olabilirsin. Ancak, takımı yarı yolda bırakıp maçın ortasında soyunma odasına gidemezsin.

Bu pencereden baktığımızda, Başkan Abiş Hopikoğlu’nun maç sonu aldığı radikal kararla Kinsey ile yollarını ayırmasını doğru buluyorum.

MARKOVİC’E SUNULAN KREDİ:

Sezon başından beri yaşanan ve TED maçında patlak veren sıkıntıları ele aldığımızda Başkan ve yönetimin bir tavır alması gerekiyordu. Bu tavrı da; Avrupa Finali oynatıp, geçtiğimiz sezon ligde başarılı bir grafik çizen Markovic’ten yana kullandıkları görülüyor.

Tavır doğru. Eğer koçunuza güveniyorsanız arkasında duracaksınız.

Anlaşılıyor ki son yapılan operasyonlarla Başkan Markovic’e muazzam bir kredi açtı. Markovic bu krediyi iyi kullanmalı, çünkü başka kredi yok.

MURAT AYDIN’IN PAYLAŞIMI:

Eğer Trabzonsporlu iseniz ve bu formaya aşıksanız taraftar, yönetici, Başkan fark etmez, takımın galip geldiğinde çocuklar gibi mutlu olabilmeli insan.

Kritik Uşak galibiyeti sonrası Basketbol Kulübü yöneticisi Murat Aydın sosyal medyada çocukları Mustafa ve Nisa’nın fotoğraflarını paylaşarak “Çocuklarımla galibiyeti kutlamak dünyanın en büyük mutluluğu olsa gerek. Teşekkürler Trabzonspor” paylaşımı ile mutluluğunu dile getirmiş.

“Her galibiyet çocukların mutluluğudur” notuyla bize düşen de, yeğenlerimiz ve Murat kardeşimizin bu masum ve sade güzelliğini sizlerle paylaşmaktı.

2015’İN UNUTULMAZI:

Acısıyla tatlısıyla koca bir yıl geride kaldı. Basketbol adına ise 2015 Trabzonspor camiasına muazzam güzellikler sundu.

Tabii bunların en önemlisi, tarihi Final Four’un Trabzon’a alınması ve Trabzonspor MP’nin 10 bin taraftarın önünde Avrupa finali oynamasıydı.

Belki son salisede kupayı kaçırdık ama Trabzon şehri çok şey kazandı.

Mükemmel organizasyona imza atarak bu güzelliği Trabzon şehrine yaşatan sponsor Muharrem Usta ve Başkan Abiş Hopikoğlu başta olmak üzere tüm yönetimi, teknik kadroyu ve oyuncuları kutlarken, Hayri Gür’de akıttığımız sevinç gözyaşlarımız için bir kez daha teşekkür ediyorum.

Basketbol dolu nice yeni yıllar diliyorum. 2016 tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirirsin.